Son günlerde Medya’da esen ERBAKAN Fırtınası

EKRANLARIN `YILDIZI` 

Davut Şahin – Yeni Asya

 

Ekranların `eski`meyen yıldızı: Necmettin Erbakan .

 

TV 5, Flash TV , Sky Türk … Son olarak Başkent Oturumları ile Kanal B `de izledik.

 

Kendine has üslubu, kıvrak dili ve esprilerle donatılmış konuşmasını dinlerken, 70`li yılların nostaljisini yaşattı bizlere.

 

Hoca konuşmalarıyla AKP `yi ciddi bir şekilde silkeliyor.

 

Ama, 28 Şubat süreci sorularında minder dışı güreşmesi ise dikkatlerden kaçmadı.

 

28 Şubat kararlarının sorumluluğunu ABD `ye yükledi. Kendisine karşı TSK `da oluşan muhalefetten hiç bahsetmedi. Anayasa Mahkemesi kararına da, `O işin başka tarafı` diyerek tehlikeli sulara girmedi.

 

Yani `Hoca` bildiğiniz gibi.

 

07.07.2007

   

Fikret BİLA      

Erbakan: Abdüllatif Bey`le görüşeceğiz. 

Necmettin Erbakan Hoca `yla 3.5 saat süren canlı televizyon programından sonra sohbet ediyoruz. Başkent Üniversitesi `nde, Kanal B televizyonundayız. Saat 01.00…

 

Erbakan Hoca `da en küçük bir yorgunluk belirtisi yok. Cin gibi…

 

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof . Dr. Mehmet Haberal Hoca `yı uğurlamak için televizyona gelmiş. `Başkent Oturumları ` programının yapımcı ve sunucuları, usta gazeteciler Mithat Sirmen ve Nahit Duru , programın gazeteci konukları olarak ben ve Bilkent Üniversitesi `nden Doç . Dr. Hasan Ünal , Erbakan Hoca `ya sorular soruyoruz.

 

`Şener sindiremedi`

 

Erbakan Hoca , 3.5 saat süren program boyunca, `öğrencileri` Başbakan Recep Tayyip Erdoğan `a, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül `e ince benzetmelerle yüklenip durdu.

 

Abdüllatif Şener `e ise dokundurmadı.

 

Sohbette, Abdüllatif Şener `in yeniden milletvekili adayı olmama kararını nasıl karşıladığını sordum.

 

Erbakan Hoca , Şener `in bu tavrını takdir ediyor. Şu yanıtı verdi:

 

`Abdüllatif Bey , bunların yaptıklarını içine sindiremedi. Aday olmayarak birlikte olmam mesajını verdi. Kendine karşı tutumlarına da tepki gösteriyor. Bizim hükümetimizde Abdüllatif Bey maliye bakanıydı. Ona maliyeyi vermediler. Özelleştirmeyi vermişlerdi, sonra ondan aldılar. Yaptıklarını onaylamadı. İçine sindiremedi.`

 

`Görüşeceğiz`

 

Erbakan Hoca `ya, aday olmama kararından sonra görüşüp görüşmediklerini sordum.

 

Hoca, `Görüşeceğiz` dedi:

 

`Görüşmek istedi. Önümüzdeki günlerde randevu belirleyeceğiz. Abisiyle gelecek, görüşeceğiz.`

 

Erbakan Hoca , liste dışında kalan AKP milletvekillerinin de `baba ocağı` dedikleri Saadet Partisi `ne döneceklerini söylüyor. `Şimdi` diyor, `Şoktalar. Birkaç gün kendilerine gelsinler, sonra onlar da gelecekler, baba ocağına dönecekler.`

 

Erbakan Hoca , Başbakan Erdoğan `ı eleştirirken, `Ama sizin öğrenciniz değil mi?` diye sorunca, `Talebemiz ama` diyor:

 

`Dersleri anlamamış. İmam hatipten ikide bir de kaçıp top oynamaya gidersen işte böyle olur. Sen hiç mi ders dinlemedin? Konferans dinlemedin? Sen nasıl imam hatiplisin?`

 

`Başkarım`

 

Hasan Ünal Hoca, Gül `ün 1995`te Gümrük Birliği `ne karşı çıkan Meclis konuşmasını anımsatıp bugünkü tutumuyla yarattığı çelişkiyi sorunca, Erbakan Hoca bu kez, `biyoloji dersi` veriyor.

 

`Siz` diyor, `Başkarım diye bir şey duydunuz mu, biliyor musunuz?`

 

`Hayır` deyince anlatıyor:

 

`Biyolojide bir terim vardır: Başkarım. Ne demektir o? Şu demektir: Bir organizmanın yapısını değiştirerek tamamen başka bir şey olması. Başka bir yapıya dönüşmesi. Abdullah Bey nasıl bu kadar değişti diyorsunuz, değil mi? Onun başına gelen işte bu `başkarım`dır.`

 

ABD `den gelen kripto

 

Necmettin Erbakan Hoca `nın başbakanlıktan ayrılmasıyla sonuçlanan 28 Şubat sürecine farklı bir bakışı var.

 

Programın ilerleyen saatlerinde 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri `nin rolünü konu ettiğimizde, `TSK `yı şöyle bir yana bırakalım` diyerek o yöne girmiyor. `Anayasa Mahkemesi ` deyince de, `O işin başka tarafı` diye ona da girmiyor.

 

Erbakan Hoca , o süreci başka türlü izah ediyor. Hoca, o süreçte, `ABD parmağı` olduğunu ima ediyor. Nedeninin ise Müslüman ülkelerle oluşturduğu `D-8` olduğunu söylüyor. `Biz` diyor `D-8`i kurunca, dediler ki Türkiye `de Refah var, biz istediklerimizi yaptıramayız.` Erbakan , D-8`in kurulmasıyla düğmeye basıldığını ve hükümet ortağı DYP `den 50 milletvekilinin desteğinin çekildiğini düşürüyor.

 

Bu süreci anlatırken ilginç bir bilgi aktarıyor:

 

`Bizim elimizde çok önemli bir kripto var. O tarihteki ABD Dışişleri Bakanı Christopher tarafından Ankara `daki Büyükelçi Marc Grossman `a çekilmiş. İçeriğini söylemeyeceğim, şimdilik uygun bulmuyorum.`

 

Erbakan , bu bilgiyi verdikten sonra 54. hükümeti oluşturan RP -DYP koalisyonunun görevden nasıl ayrıldığını anlatıyor.

 

28 Şubat `ın asıl adresinin ABD olduğunu ima ediyor.

 

2007-07-06 Milliyet

   

M.Ali Kışlalı      

AKP nerede? 

AKP , Erbakan `ın `Milli Görüş ` (MG ) adını verdiği temel siyasi çabalarının bir türlü arzuladığı başarıya ulaşamaması üzerine kurulmuştu. Kurucular onun yanında politikaya atılmış, yaşanan hataları yakından görmüş, hatta kimileri onlardan dolayı cezaevlerinde kalmış, siyaset yasağı bile almışlardı.

 

2002 seçimlerinde tabanları hazırdı. Erbakan `ın uğradığı son başarısızlık, yüzde 10 civarında olduğu varsayılan MG yanlıları onları bekliyordu. Son koalisyondan düş kırıklığı yaşayan, ekonomik düzelmenin henüz farkına varamayan, `Bir de bunları deneyelim` diyen seçmen oyları da hesaba katılıyordu. Beklenmeyen seçim başarısında, bir de diğer seçime katılan partilerden başka sistemden de umutlarını kesip sandık başına gitmeyen 10 milyon seçmen kilit rol oynadı.

 

AKP , her kayıtlı dört seçmenden birinin oyunu alıp, seçim sisteminin özelliğinden de yararlanarak, TBMM `de büyük bir çoğunluk sağladı.

 

Ne olmuştu? MG sahibinden mi vazgeçilmişti? Yoksa `Değiştik ` diyenler samimi mi idiler? Yepyeni bir siyaset anlayışı getirdiklerinden mi, kendilerine oy verilmişti?

 

Başlangıçta, AKP başarısından dolayı en kuşkulu çevreler bile `Bakalım ne olacak?` derken, hükümet attığı adımlarla MG inançlarını, yoğun kadrolaşmayla birlikte, özellikle eğitim alanında sergilemeye başlayınca hava değişmeye başladı. Tırmanma son iki yılda, TBMM Başkanı`nın da öncülüğünde sergilenen girişimler, Cumhurbaşkanı`nın titizlikle durdurduğu MG yanlısı tayinler, veto ettiği, ısrar halinde Anayasa Mahkemesi `nde iptal ettirdiği yasa tasarıları ile, anayasal rejimi özümsemiş kitlelerin dikkatlerini çekmeye ve büyük kaygı yaratmaya başladı.

 

Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, üniversiteler, yüksek yargı, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın bir bölümünde sesler yükseldi . Önemli bir gelişme, AKP içinde, 2006 Ağustosu `nda , Türk Silahlı Kuvvetleri yasa ve geleneklerine göre, Hilmi Özkök `ün yerine Genelkurmay Başkanı olacak Yaşar Büyükanıt `a karşı başlatıldı. Aylar boyu suskun kalan Başbakan, Cumhurbaşkanı`nın kesin tavrı karşısında tayini onayladı. Yeni TSK yaklaşımının anlamını ise ancak 27 Nisan Genelkurmay açıklaması sonrası Büyükanıt ile yaptığı konuşmada, Gül `ü seçtiremeyince öğrendi.

 

İşte AKP `deki, daha önce atmak istediği kimi adımlar, açık ya da kapalı TSK uyarılarına sebep olmuşsa da, önemli değişiklikler o zaman başladı.

 

AKP , Erdoğan liderliğinde, dört buçuk yıllık iktidarında saptadığı ülke gerçeklerine uygun önlemler alarak, ülkeyi almayı beklediği oy çoğunluğuna dayanarak, daha rahat yönetmek istediğini gösteren adımlar atmaya başladı.

 

Bu adımların en önemlilerinden biri, Erbakan `ın MG yanlıları olduklarını söylediği 160`tan fazla AKP milletvekili yeni seçimler için aday göstermemesi ile ilgili oldu.

 

Bir başka önemli değişiklik ise, siyasi hava ile birlikte ülke havasını da gerginleştirici tavırların sahibi Bülent Arınç `ı dışlayıcı tutumunda görüldü.

 

Ama Erdoğan`ın, yakın gelecek için, ülke yönetiminin başında kaldığı takdirde önem vereceği hususlardan birinin TSK gibi anayasal kurumlarla daha yakın ilişki içinde olacağını defalarca vurgulaması umut verici oldu.

 

Şimdi önemli olan, Erbakan `ın da vurguladığı, çeşitli işaretlerinin de görüldüğü gibi, eğer AKP artık MG `den, görece de olsa kopmuşsa, ne kadar oy kaybedeceği.

 

Bunun yanında kendisine 2002 seçimlerinde, diğer partilerden umut kesmişlerden verilen oyların ne kadarını muhafaza edebileceği. Son aylardaki milyonların katıldığı mitinglerin havasıyla, geçen defa oy vermeyen 10 milyon seçmenden ne kadarını yanına çekebileceği.

 

O zaman AKP `nin gerçekten nerede olduğu anlaşılacak .

 

2007-07-07 Radikal

   

Murat Çelik      

4 Temmuz…ABD`nin bayramı. Ya bizim?.. 

Bizim Türkiye `ye ve demokratik geleneklerine, demokrasiye bağlılığına olan güvenimiz tam. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk halkının seçeceği hükümet(ler )le çalışmakta zorluğumuz olmaz.`

 

Amerika Birleşik Devletleri `nin (ABD ) Ankara Büyükelçisi Ross Wilson seçime ve 22 Temmuz sonrasına dair işte böyle diyor. Wilson ile 4 Temmuz akşamı, Ankara `daki konutunun bahçesinde ev sahipliğini yaptığı Amerikan Bağımsızlık Günü Resepsiyonu`nda sohbet ettik.

 

Amerikan Büyükelçisi `ne, `2003 yılından itibaren, 4 Temmuz tarihinin Türkiye açısından ikinci bir anlamı daha var biliyorsunuz` dedim. `Süleymaniye baskını ve çuval olayını kastediyorum` diye devam etmeme fırsat vermeden sözü aldı Wilson : – Süleymaniye ile ilgili üzüntülerimizi bildirdik, defalarca özür diledik. Başka ne yapabiliriz bilmiyorum. Başka ne bekleniyor? `Ama…` diyecek oluyorum. Büyükelçi devam ediyor: – Bakın bugün 4 Temmuz . Bizim bağımsızlık günümüz. Her ülke gibi bizim de tarihimizde sorunlu, üzüntülü, unutmak isteyeceğimiz anılarımız da var elbette. Ama bugünü gururla kutlamak için inanın birçok gerekçemiz var bizim tarihimizi oluşturan. – Peki Sayın Büyükelçi , 4 Temmuz `un kötü anısının, Türk halkında hala sıcaklığını, hafızalardaki tazeliğini koruduğunu düşünüyor musunuz? – Konunun sürekli olarak gündemde olduğu söylenemez. Yani Türkiye `de her gün bu mesele konuşulmuyor. Ama elbette, o olay bir vesileyle medyanın gündeminde yer aldığı anda, kamuoyundaki hassasiyet de canlanıyor. Ross Wilson haklı… 4 Temmuz 2003`te Irak `ın Süleymaniye kentinde, Türk askerinin başına Amerikalılar tarafından çuval geçirilmesi hadisesi her gün konuşulmuyor bu ülkede.

 

Ama o `acı gün` torunlarımız tarafından bile unutulması mümkün olmayan bir hatıra Türk insanı için…

 

Erbakan yine aynı Erbakan

 

Necmettin Erbakan `ı izliyorum… Mikrofon başına geçtiği her ortamda artan bir form grafiği var. Flash TVde Hakan Aygün `e konuk olduğunda bende oluşan kanaat, ESAM Konferansı `nda daha da güçlendi.

 

* *

 

Eşi Nermin Erbakan `ı kaybettikten sonra yaşadığı üzüntü, demoralizasyon ve inziva döneminin ardından hayata dönmüş bir Erbakan Hoca var karşımızda. Konya `dan adaylık başvurusu reddedilmiş olmasına, yani 22 Temmuz`dan kişisel bir beklentisi bulunmamasına karşın, `seçim`, Erbakan `ı yaşama, bir kez daha, bağlamış görünüyor.

 

* *

 

Gözlerindeki `hareketlilik` geri dönmüş. Uzak geçmiş hafızasının en üst düzeyde olmasını ayrı bir not olarak düşmek gerekiyor ama yine de Hoca`nın enerjisine hayran olmamak mümkün değil. Nasıl bir motivasyon, nasıl bir konsantrasyondur bu?

 

* *

 

Tamam, Erbakan `ın anlattıkları; ağır sanayi hamlesi ve Kıbrıs Barış Harekatı gibi artık otomatiğe bağlanmış başlıklar. Kabul… Siyaset ve Milli Görüş , eski Başbakan `ın belki de hayat ile var olan tek bağı, buna da tamam. Sergilediği performansın Saadet Partisi lehine oya dönüşme oranı, büyük olasılıkla çok düşük seviyede olacak; bunu da kabul ederim. Fakat her şeye rağmen, kim ne derse desin Necmettin Erbakan , Türk siyasetinde bir fenomen olduğunu bir kez daha kanıtlıyor bugünlerde.

 

* *

 

Tavsiye ederim, 22 Temmuz `a kadar fırsat buldukça, denk geldikçe Erbakan `ı izleyin… Emin olun, seçim sürecinin en renkli, en ilginç, en canlı simalarından birini bulacaksınız karşınızda.

 

2007-07-07 Bugün

  Erbakan yine haklı çıktı! 

Petkim `in şaibeli bir şekilde Avrasya Yahudiler Konfederasyonu Başkanı Alexander Mashkevich`in sahibi olduğu Investment Industrial Group Eurasia `nın ana ortağı olduğu konsorsiyuma satılması Milli Görüş Lideri Prof . Dr. Necmettin Erbakan `ın stratejik kuruluşların hangi amaçla ve hangi niyetle satıldığına yönelik kaygılarını bir kez daha haklı çıkardı.

 

Sadettin İnan

 

AKP `nin Petkim `i apar topar elden çıkarmasının nedeni ortaya çıktı. Seçimlerin hemen öncesinde yapılan şaibeli satışın üzerindeki sır perdesi aralanmaya başlandı. Türkiye `nin en önemli stratejik kuruluşlarından olan Petkim , Avrasya Yahudiler Konfederasyonu Başkanı Alexander Mashkevich`in eline geçti.

 

AKP konsorsiyumu gizledi

 

Kamuoyundan gelecek tepkiden korkan AKP , konsorsiyum hakkındaki bilgileri sır gibi saklayarak ihaleyi oldu-bittiye getirdi. İhale öncesinde bu konsorsiyumun ana ortağının Mashkevich`in olduğu bilinseydi satış işleminin gerçekleşememe tehlikesi vardı. İşte bu tehlikeden dolayı Özelleştirme İdaresi , bütün taleplere rağmen bu konsorsiyum hakkındaki bilgileri sır gibi sakladı.

 

İhale sırasında bile Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı ve İhale Komisyonu Başkanı Osman İlter `in tavrı dikkat çekmişti. İlter , konsorsiyum üzerindeki sırrı `Burada gizleme yok` cümleleriyle geçiştirmeye çalışırken, şirket yetkilileri ise kartvizit bile verememişti.

 

Erbakan `ın eleştirileri haklıydı

 

Şaibeli satış, Milli Görüş Lideri Prof . Dr. Necmettin Erbakan `ın stratejik kuruluşların hangi amaçla ve hangi niyetle satıldığına yönelik eleştirilerini bir kez daha haklı çıkardı. Konuşmalarında ırkçı emperyalizmin Türkiye üzerinde oynadığı oyuna işaret eden Erbakan , bu güçlerin 75 milyon ülke insanını aç -işsiz bırakıp, borca esir etmek için ülke kaynaklarını AKP vasıtasıyla nasıl ele geçirdiğini rakamları ile ortaya koymuştu. Erbakan `ın ortaya koydukları ile Petkim ihalesinde yaşananların tamamen bir biriyle örtüşmesi dikkat çekiyor.

 

Pektim , Yahudi ve Ermeni `ye verildi

 

Konsorsiyumda kimler yok ki! Ana ortak, Avrasya Yahudiler Konfederasyonu Başkanı Alexander Mashkevich. 1 milyar dolarlık kişisel servete sahip olan ve Kazakistan ekonomisinin en önemli aktörlerinden olan Mashkevich, konsorsiyumda yer alan Investment Industrial Group Eurasia `nın sahibi. İsrail vatandaşı olan Mashkevich, ayrıca Euro -Asian Bank `ın da sahibi.

 

Konsorsiyumun finansörü ise bir Ermeni … Dünyadaki tüm Ermenilerin paralarını Ermenistan bankalarında toplamak için 2020 projesinin aktif üyesi olan Ruben Vardanian, Rus Troika Bank `ın yüzde 65 hissesini elinde tutuyor. Konsorsiyumun stratejik yatırımcısı ise Kazakistan Caspi Neft şirketi. Şirketin yüzde 100`ü ABD merkezli Transmeridian`a ait. Kazakistan bölgesindeki enerji yatırımları ile dikkat çeken Transmeridian, aynı zamanda Wall Street `te halka açık bir şirket.

 

İsrail vatandaşı, Avrasya Yahudiler Konfederasyonu Başkanı Mashkevich`in sahibi olduğu Eurasia Group , Seydişehir `de bulunan alüminyum fabrikası ile de özel olarak ilgilenmişti. Bilindiği üzere Mashkevich, alüminyum fabrikası ve maden yataklarına yönelik olarak özel raporlar hazırlatmıştı. Ancak bu ihalede Mashkevich, başarılı olamamıştı.

 

2007-07-07 Milli Gazete

  

Ali Haydar Haksal      

Saadet Partisi: Dip Dalga 

Önceki seçimlerdeki gözlemlerimizden ötürü bu seçimlerde alabildiğine dikkatli olmaya ve nesnel davranmaya gayret ediyorum. Elbette seçim de tarafız. Kendi penceremizden bakıyoruz. Bugüne değin mümkün olduğunca bu bakış açımızla bakmamaya gayret ettik. Kadıköy teşkilatımızda geçmişte görev yapmış olan sevgili Sabri Çolak ile çalışmalarda birlikteyiz. Sadi Özgül de katılıyor. 3 Kasım ile 28 Mart seçimlerinde seçmen kararını vermişti. Biz bu çalışmalarda insanlara gittiğimizde soğuk bir yüz ifadesi ve boş gözlerle karşılar `inşallah` deyip geçiştirirlerdi. Bu seçimin psikolojisi çok farklı.

 

Nesnel bir bakışla şöyle değerlendirebiliriz.

 

1- Geçen seçimlerde Akepe `ye oy verip bu seçimlerde vermeyeceğini söyleyen önemli bir seçmen bulunuyor. Bunun büyük bir bölümü Saadet Partisi `ne yönelmiş.

 

2- Kararsız seçmen oranı oldukça yüksek. Seçim günü yaklaştıkça psikolojisinin yansımaları belli oluyor. Erbakan Hoca `nın konferansları Akepe dışında toplumun bütün kesimlerinde kabul görüyor. Akepe tabanında da karşılaştığım seçmenlerde ilginç bir durum var. Hoca`nın anlattıkları yüzde yüz doğru. Bu seçimlik de Akepe `ye oy vereceğim diyenler var. Bunlar da iki gönüllü. Sandık başına gittiğinde farklı bir durum ile yüzleşecek.

 

3-Cumhurbaşkanlık seçim sürecinden ötürü inadına Akepe `ye oy vereceğini söyleyenler de var. Fakat bu psikoloji giderek kırılıyor.

 

4-En ilginci iş çevrelerinde KOBİ `lerde ziyaret ettiğimiz esnaf, bir araya gelen çalışanlar ve yöneticiler seçim ile ilgili konuşuyorlar ve artık karar veriyorlar. Çok çarpıcı olması bakımından karşılaştığımız yüzlerce örnekten biri olarak. Makine mühendisi, 1968 kuşağından ve eski komünistlerden biri. Masasında 4 ya da 5 çeşit gazete. Kararımı verdim, Erbakan Hoca `ya oyumu vereceğim. Cehepe`ye oy vermeyeceğim. Mehepe`ye verirsem aslımı inkar etmiş olacağım. Genç Partiyi geç, Akepe `ye hiç vermeyeceğim. Geriye Erbakan Hoca kalıyor. O seçilmese de onun partisine vereceğim. Aynı çarşıda girdiğimiz birçok iş yerinde aynı tabloyla karşılaştık.

 

5-Hemen her partiden Saadet Partisi `ne bir yönelme var. İlginç bir şekilde toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bir Erbakan Hoca ve Saadet Partisi gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Hiçbir zaman bu kadar sıcak karşılanmamıştık. Yukarıdaki örneği çoğaltabiliriz. Cami cemaatinin bir bölümü ile Saadet Partisi `nden Akepe `ye gitmiş olanların bir kısmı oldukça öfkeli ve tepkili duruyorlar.

 

6-Saha çalışmasında Saadet Partisi `nden başka hiç kimse yok. Saadet Partisi `nin bütün bültenleri okunuyor. Bize `Seçimden seçime gelmeyin ` diyorlar. `Peki seçim sürecinde bizden başka size gelen var mı?` diyoruz `Yok` diyorlar. Bu da oldukça ilginç bir durum. Önceki seçim çalışmalarında dolaştığımızda bültenlerimizi dağıtırdık, arkamızı döndüğümüzde yerlerde bulurduk. Bu seçim sürecinde arkamızı döndüğümüzde tek tük atılmış buluyoruz.

 

7- Diğer partilerden ve hiç umulmadık kesimlerden destek var. Parti ismi vermeye gerek yok. Yukarıda bir örneğini verdik.

 

8- Saadet Partisi barajı aşmayacak diye bir psikoloji yok artık. Seçmen giderek barajı aşacağının bilincinde ve inancında, barajı aşacak partiler arasında kendileri sıralıyorlar. Zaten kamuoyu yoklamaları da renk vermeye başladı. Başkent Stratejik Araştırma Merkezi `nin yoklamalarında 8-11 arası görünüyor. Hürriyet `ten Yalçın Bayer köşesinde yayımladı. Özdemir İnce bir yenisini yayımladı köşesinde. SSAM`inkinde 5 ila 8 arası. Başbakan`ın açıkladığı bir araştırma daha var. Orada Saadet Partisi `nin adı yok. Diğer bütün partilerin var. Diğerleri değerlendirmesinde % 7. Bu da Saadetten başkası değil. İlçe binalarına, seçim bürolarına dışarıdan büyük bir akım var. Bu da Saadeti çekim merkezi haline getirdi.

 

9- Bu seçim sürecinde `inşallah` yerine oyum sizin, `tamam`, `evet` diyenler kendilerini çok açıkça belli ediyorlar.

 

Kamuoyu araştırmaları öteden beri Saadet Partisi `ni yok sayıyordu. Hemen her seçim sonrasında katlayarak geliyordu. Yukarıda verilen verileri dikkate alarak Saadet Partisi `nin sonuçlarını çıkarabilirsiniz.

 

Evet Saadet Partisi bir dip dalga vuracak . Bunun muştusunu şimdiden vereyim. Sonuç ne olursa olsun gelecek Saadet Partisi `nin.

 

2007-07-07 06:02:27 Milli Gazete

    

Erbakan, Bakan Şener`le görüşecek

 Fikret Bila -Milliyet 

Erbakan : Abdüllatif Bey `le görüşeceğiz

 

Necmettin Erbakan Hoca `yla 3.5 saat süren canlı televizyon programından sonra sohbet ediyoruz. Başkent Üniversitesi `nde, Kanal B televizyonundayız. Saat 01.00…

 

Erbakan Hoca `da en küçük bir yorgunluk belirtisi yok. Cin gibi…

 

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof . Dr. Mehmet Haberal Hoca `yı uğurlamak için televizyona gelmiş. `Başkent Oturumları ` programının yapımcı ve sunucuları, usta gazeteciler Mithat Sirmen ve Nahit Duru , programın gazeteci konukları olarak ben ve Bilkent Üniversitesi `nden Doç . Dr. Hasan Ünal , Erbakan Hoca `ya sorular soruyoruz.

 

`Şener sindiremedi`

 

Erbakan Hoca , 3.5 saat süren program boyunca, `öğrencileri` Başbakan Recep Tayyip Erdoğan `a, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül `e ince benzetmelerle yüklenip durdu.

 

Abdüllatif Şener `e ise dokundurmadı.

 

Sohbette, Abdüllatif Şener `in yeniden milletvekili adayı olmama kararını nasıl karşıladığını sordum.

 

Erbakan Hoca , Şener `in bu tavrını takdir ediyor. Şu yanıtı verdi:

 

`Abdüllatif Bey , bunların yaptıklarını içine sindiremedi. Aday olmayarak birlikte olmam mesajını verdi. Kendine karşı tutumlarına da tepki gösteriyor. Bizim hükümetimizde Abdüllatif Bey maliye bakanıydı. Ona maliyeyi vermediler. Özelleştirmeyi vermişlerdi, sonra ondan aldılar. Yaptıklarını onaylamadı. İçine sindiremedi.`

 

`Görüşeceğiz`

 

Erbakan Hoca `ya, aday olmama kararından sonra görüşüp görüşmediklerini sordum.

 

Hoca, `Görüşeceğiz` dedi:

 

`Görüşmek istedi. Önümüzdeki günlerde randevu belirleyeceğiz. Abisiyle gelecek, görüşeceğiz.`

 

Erbakan Hoca , liste dışında kalan AKP milletvekillerinin de `baba ocağı` dedikleri Saadet Partisi `ne döneceklerini söylüyor. `Şimdi` diyor, `Şoktalar. Birkaç gün kendilerine gelsinler, sonra onlar da gelecekler, baba ocağına dönecekler.`

 

Erbakan Hoca , Başbakan Erdoğan `ı eleştirirken, `Ama sizin öğrenciniz değil mi?` diye sorunca, `Talebemiz ama` diyor:

 

`Dersleri anlamamış. İmam hatipten ikide bir de kaçıp top oynamaya gidersen işte böyle olur. Sen hiç mi ders dinlemedin? Konferans dinlemedin? Sen nasıl imam hatiplisin?`

 

`Başkarım`

 

Hasan Ünal Hoca, Gül `ün 1995`te Gümrük Birliği `ne karşı çıkan Meclis konuşmasını anımsatıp bugünkü tutumuyla yarattığı çelişkiyi sorunca, Erbakan Hoca bu kez, `biyoloji dersi` veriyor.

 

`Siz` diyor, `Başkarım diye bir şey duydunuz mu, biliyor musunuz?`

 

`Hayır` deyince anlatıyor:

 

`Biyolojide bir terim vardır: Başkarım. Ne demektir o? Şu demektir: Bir organizmanın yapısını değiştirerek tamamen başka bir şey olması. Başka bir yapıya dönüşmesi. Abdullah Bey nasıl bu kadar değişti diyorsunuz, değil mi? Onun başına gelen işte bu `başkarım`dır.`

 

ABD `den gelen kripto

 

Necmettin Erbakan Hoca `nın başbakanlıktan ayrılmasıyla sonuçlanan 28 Şubat sürecine farklı bir bakışı var.

 

Programın ilerleyen saatlerinde 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri `nin rolünü konu ettiğimizde, `TSK `yı şöyle bir yana bırakalım` diyerek o yöne girmiyor. `Anayasa Mahkemesi ` deyince de, `O işin başka tarafı` diye ona da girmiyor.

 

Erbakan Hoca , o süreci başka türlü izah ediyor. Hoca, o süreçte, `ABD parmağı` olduğunu ima ediyor. Nedeninin ise Müslüman ülkelerle oluşturduğu `D-8` olduğunu söylüyor. `Biz` diyor `D-8`i kurunca, dediler ki Türkiye `de Refah var, biz istediklerimizi yaptıramayız.` Erbakan , D-8`in kurulmasıyla düğmeye basıldığını ve hükümet ortağı DYP `den 50 milletvekilinin desteğinin çekildiğini düşürüyor.

 

Bu süreci anlatırken ilginç bir bilgi aktarıyor:

 

`Bizim elimizde çok önemli bir kripto var. O tarihteki ABD Dışişleri Bakanı Christopher tarafından Ankara `daki Büyükelçi Marc Grossman `a çekilmiş. İçeriğini söylemeyeceğim, şimdilik uygun bulmuyorum.`

 

Erbakan , bu bilgiyi verdikten sonra 54. hükümeti oluşturan RP -DYP koalisyonunun görevden nasıl ayrıldığını anlatıyor.

 

28 Şubat `ın asıl adresinin ABD olduğunu ima ediyor

 

if (!document.phpAds_used) document.phpAds_used = `,`; phpAds_random = new String (Math .random ()); phpAds_random = phpAds_random .substring(2,11); document.write (“);

 

2007-07-06 HaberX

    

      

Erbakan, Yeniden… 

Afet ILGAZ

 

Sn. Erbakan `ın yeniden medyanın (gazete ve televizyonların) ilgi odağı olması, çok dikkat çekici bir sürece girdiğimizi gösteriyor Milliyet `teki bir konuşmasında, başlıktan verilen şu cümle, çok ilgi çekiciydi ve galiba birçok Milli Görüşçü `nün bile bilmediği, bazı çok hayati gerçekleri işaret ediyordu:

 

`Konferansımda 200 paşa ağladı.`

 

Konferans 1960 ihtilalinden hemen sonraya rastlar. Sn. Erbakan :

 

`Ben 200 generale konferans vermek istiyorum` der. `Şaşırdılar. Çünkü ben eğer ABD bize ambargo uygularsa hiç değilse pistonumuzu kendimiz yapalım.` istiyordum. Bunun üzerine Milli Savunma Bakanlığı altındaki sinema salonunda 200 general toplandı . Onlara bir saatlik film hazırladım. Filmin iyi gözükmesi için elektrikler söndürülmüştü. Konferansım bittiği zaman elektrikleri açtılar. Bir de baktım ki salondaki 200 generalin 200`ü de ağlıyor. Bunları söylerken Erbakan `ın gözleri yaşarıyor. Niçin, çünkü söylenenlerden öyle etkilendiler ki. Hepsi Milli Görüşlü olduğu için. Bunu gözümle yaşadım. Hepsi o kadar temiz insanlar. Bugün getirin, gene ağlıyacaklar ve boynuma sarılacaklarını biliyorum. Çünkü Milli Görüş `ten başka çare olmadığını idrake başladılar. Bunu, bize gelen çok kıymetli askeri zevat açıkça söylüyor.`

 

Yaaa, işte böyle! Erbakan `ın sözlerini bir kulağından duyup öteki kulağından çıkaranlar, bu sözleri bir daha bir daha okumalılar. Erbakan , değil bu günkü gömlek çıkaranların yaptığı `yıpratma` hareketleri, ordumuz için daima `şanlı ordumuz` deme kibarlığını gösteren bir devlet adamıdır.

 

*

 

İşte 12 Eylül paşalarından Sunalp Paşa `nın Erbakan konusundaki görüşleri:

 

`İrtica Türkiye `de hiçbir zaman rejim açısından tek başına tehlike olmamıştır. Dün de değildi bu gün de değildir . Türkiye `yi asıl tehdit eden tehlike, bölücü unsurlar ve sol örgütlerdir. Başbakan Erbakan ve Partisi rejim açısından bir tehlike olmadığı gibi `toplumu kontrol altında tutacak tek lider` Erbakan `dır. Erbakan eskiden partisinin içindeki aşırı grupları kontrol edemiyordu. Ancak şimdi hepsini bir çatı altında tutabildiği açıkça görülüyor. Erbakan akıllı bir adamdır. Zamana göre davranmış ve başarılı olmuştur.` (Yeni Şafak 18.3.1997) (Bitmiyen Mücadele, Erbakan -Metin Hasırcı )

 

*

 

Liberaller , AB yanlıları, ABD işbirlikçileri, özellikle 28 Şubat`ın Türk milli ordusu tarafından yapıldığını propaganda ediyorlar. Oysa defalarca yazdığım gibi 28 Şubat masonik bir hareketti ve bugünkü Milli Ordumuzla bir alakası yoktu. İşte 28 Şubat`ın kaynağını yeniden hatırlatmak için gene aynı kitaptan, `Metin Hasırcı `nın Bitmeyen Mücadele Erbakan ` kitabından bir bölüm:

 

`Beri yanda ABD `de bir Yahudi kuruluşu olan, JİNSA `Refahyol hükümetini düşürme kararını biz aldırdık` derken o zamanın Kanal 7`sinde gösterilen, Masonlarla ilgili bir belgeselden bahsederek (Türkiye Büyük Mason Locası Üstadı Necip Arıduru`ya gönderilen mektup) Fransa Yüce Mason Konseyi Üstadı Paul Veysel imzasıyla şu öneriler ileri sürülüyordu:

 

`İsrail Yüce Konseyi , bu skandalla ilgili tahkikat yapmaya yetkili tek otorite olan İsrail Yüce Konseyi , olayın müsebbiplerini açıklama, gerekli önlemleri alma, 27 Mart 1997`ye kadar geniş bir tutanak fezlekesi hazırlama görevini bize tevdi etmiştir. Tebliğ tezkeresindeki Refah Partisi yönetimindeki hükümetin cemiyetimize karşı bir tavır koyduğu belirtiliyor, biz de aynı düşünceyi paylaşıyoruz. Türk hükümeti başlangıçtan itibaren dincilerin zorlamalarına boyun eğmiştir.`

 

O yıllarda Milli Gazete `nin de ayınladığı bu mektuptan sonra `gereken` yapılmış ve hükümet `işbirlikçiler` yardımıyla, düşürülmüştür. İşin en acı tarafı, bazı Milli Görüşçü kardeşlerimizin, liberallerin, AB taraftarlarının ve ABD propagandalarının etkisinde kalarak ordumuzu yıpratma hareketlerinde, ayni çizgiyi takibetme eğilimine girmeleridir.

 

2007-07-06 Milli Gazete

    

Özel Dosya Gündemler kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »